40 Hadis

Kim ümmetime dini işlerine dair kırk hadis hıfz ediverirse, Allah Teâlâ onu alimler zümresinde haşr eder…. Ben de kıyamet gününde ona şahid ve şefaatçi olurum.

İbn-i Abbas (Radıyallâhu Anhümâ) dan: “Sarık sarın ki, hilminiz (yumuşak huyluluğunuz, halim-selimliğiniz, vakarınız, ağır başlılığınız ve sükûnetiniz) artsın. (Mecmeuz zevâid, Libas, Bâbul Amâim: 5/122)

– Hiç biriniz hayvanlar gibi (sevişmeksizin) cinsi münasebette bulunmasın, arada elçi bulunsun.
Soruldu:
Yâ Rasûlallâh sözünü ettiğiniz elçi nedir?
– Aşk fısıltıları ve öpüşmedir.
İslam’da cinsellik Âsım Uysal İhyâ-i ulûmiddin İmam-ı Gazâlî K. nikahı Âdâbü-l Muâşeret 2/64

Okumaya devam et

Mevlana’dan öğütler 2

mevlana_s.jpg

Cömertlikte yardim etmede akar su gibi ol,
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,
Tevâzû ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol,
Hoşgörülükte deniz gibi ol,
Ya olduğun gibi görün,Ya göründüğün gibi ol !

Şeyh Edibali’nin Osman Bey’e nasihatı

EY OĞUL!
 
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar akşam ezanında ölürler.

Avun oğlum avun. Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın.

Ama; Bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgarlarında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını yener.

Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.

Bütün fethedilememiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler ancak senin fazilet ve erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır.

Ananı, Atanı say, bereket büyüklerle beraberdir.

Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.

Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma. Gördün söyleme, bildin bilme

Sevildiğin yere sık gidip gelme, itibarin kalkar değerin olmaz.

Üç kişiye acı:

Cahiller arasındaki alime,

Zenginken fakir düşene,

Hatırlı iken itibarını kaybedene,

Unutma ki! yüksekte yer tutanlar, Aşağıdakiler kadar emniyetli değildir.

Haklı olduğunda mücadeleden korkma. Bilesin ki ! atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler…

Mevlana’dan öğütler

mevlana_s.jpg
Paranı ver, gönlünü ver, selam ver, canını ver ama SIRRINI VERME!
Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama YERİNDE SAYMA!
Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama hiç bir zaman BOŞ VERME!
Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama BÖLÜCÜ OLMA!
Eşini beğen, işini beğen aşını, beğen ama KENDİNİ BEĞENME!
Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle ama KİN BESLEME!
Davet et, hayret et, affet, tövbe et ama İHANET ETME!
Hedefe koş, yardıma koş ama, ORTAK KOŞMA!
Elini aç, gözünü aç, kapını aç ama AĞZINI AÇMA!
Okumaktan zarar gelmez, oku ama LANET OKUMA!
Rakibini geç, sınıfını geç ama GÜLÜP GEÇME!
Ev al, araba al, abdest al ama BEDDUA ALMA!
Zulmü devir, nefsi devir ama ÇAM DEVİRME!
Yaklaş, konuş, tanış ama UŞAKLAŞMA!
Doğrul, devril ama EĞRİLME!
Seslen, uslan ama YASLANMA!
İtil, atıl ama SATILMA!!!

***

Günümüzde bunları okuyup ders alması gereken o kadar çok insan var ki…

Ateistin biri [Hikaye]

Ateistin biri, doğa, tabiata hayran kalarak ormanın içinde dolaşıyormuş. “Tabiat ne güzel ağaçlar, renkler yaratmış.”  diye düşünerek  dolaşırken aniden karşısına kocaman, vahşi bir ayı çıkar, ateist adam korkar ve kaçmaya başlar. Ateist önde ayı arkada koşarken ayı sonunda adamı yakalar altına alır. Ayı tam pençesini kaldırıp adama vurmak üzere iken ateist adam can havli ile ”Allahım yardım eyle” diye bağırır. Bir anda herşey donar; nehir akmaz , rüzgar esmez , yapraklar kımıldamaz olur. Ayıda pençesi havada öylece donakalır.

Hemen yanıbaşlarında bir ışık belirir, ışığın içinden birses şöyle der ”Hani sen tanrı tanımazdın, şimdi ne oldu?” Ateist utanarak başını öne eğer. Işıktaki ses devam eder. ” Hadi dile ne dilersen, kabul edilecektir.”   Ateist adam ”ben şimdi iman ettim desem buna yüzüm yok, bunu istemeye hakkım da yok, ama bu ayı iman ederse belki benim kurtulma şansım olur, ben ayının iman etmesini istiyorum ” der. Işıktaki ses “dileğin kabul olacaktır “diye cevap verir  ve kaybolur. O anda yeniden  rüzgar esmeye,  nehir akmaya, yapraklar kımıldamaya başlar. Ayının ateiste inmek üzere kalkan pençesi yere iner ve sonra ayı iki pençesini göğe doğru kaldırarak şöyle dua eder  ” Ey Allahım senin rızan için oruç tuttum , sana inandım , senin rızkınla orucumu açıyorum.”

El öpmek, Bayramda herkesin eli öpülür mü?

Herkesin eli öpülmez. Ana-babanın, bir de âdet olduğu için yaşlı akrabaların elini öpmek caizdir. Arkadaşın elini öpmek haramdır. Kadın kocasının elini öpebilir, fakat, kendine namahrem yani yabancı erkeğin, erkek de yabancı kadının, zaruret olmadıkça, elini öpemez.
 

Hoş geldin ey 11 ayın sultanı ramazan – [resim]

hosgeldin_ramazan.jpg

Hoş geldin ey 11 ayın sultanı ramazan… [resim]

”11 Ayın Sultanı” Ramazan 12 Eylül Çarşamba günü kılınacak ilk teravih namazıyla başlayacak

sefaatyaresulallah.jpg”11 Ayın Sultanı” Ramazan 12 Eylül Çarşamba günü kılınacak ilk teravih namazıyla başlayacak. 13 Eylül sabahı da sahura kalkılacak.

İlk iftar 13 Eylül Perşembe günü Ankara’da saat 19.12’de, İstanbul’da 19.28’de, İzmir’de 19.33’de yapılacak.

Ramazan boyunca sabah ezanları Diyanet Takvimi’nde gösterilen imsak vakitlerinde ve her camide aynı anda okutulacak.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Ramazan öncesinde camilerin, şadırvan ve tuvaletlerin temizliğinin yapılması, elektrik ve ısıtma ile ses cihazlarının elden geçirilmesi, camilerin havalandırılması ve klimaların cemaatin rahatsız etmeyecek şekilde çalıştırılması konusunda müftülükleri uyardı.

Ramazan süresince cami görevlilerinin görev başında bulunması isteyen Diyanet İşleri Başkanlığı, genelgede zorunda olmadıkça hiçbir cami görevlisine bir ay izin verilmeyeceğini bildirdi.

Vaazların zamanında başlaması ve ezan vaktinde bitirilmesi konusunda gerekli dikkatin gösterilmesi istenen genelgede, konunun il ve ilçe müftülüklerince özel olarak takip edileceği belirtildi.

Ramazan süresince görevli bulunmayan veya ibadete açıldığı halde kadro tahsis edilmemiş camilerde, din hizmetlilerin emekli personel ya da imam hatiplik yeter belgesi almış olanlara öncelik vermek şartıyla ehil kişiler tarafından yürütülmesi önerilen genelgede, imkanlar dahilinde görevlisi olmayan hiçbir cami bırakılmaması istendi.

Genelgede, ayrıca çocukların camiye ve cemaate katılmaları teşvik edilerek, camide dikkat dağıtan çocuklara karşı kırıcı ve küstürücü tavır yerine, onları camiye ısındıracak şekilde yumuşak, sevecen ve hoşgörülü davranılması gerektiği kaydedildi.

İftar en erken Iğdır’da, en geç Çanakkale’de

Ramazan’da orucu en erken Iğdırlılar, en geç de Çanakkaleliler açacak. Ramazan’ın ilk gününde Ankara’daki iftar saati Ankara’da 19.12, İstanbul’da 19.28, İzmir’de 19.33, Çanakkale’de 19.37, Iğdır’da ise 18.27.

İlk gün İstanbul’da 14 saat 22 dakika, İzmir’de 14 saat 15 dakika, Ankara, Iğdır ve Çanakkale’de de 14 saat 19 dakika oruç tutulacak.

Son gün ise Ankara, Çanakkale ve Iğdır’da 13 saat 3 dakika, İstanbul ve İzmir’de ise 13 saat 4 dakika oruç tutulacak.

Kadir gecesi, 8 Eylül Pazartesi günü kutlanacak. 11 Ekim Perşembe günü son oruç tutulacak ve 12 Ekim’de Ramazan Bayramı başlayacak.

Öte yandan, çalışanların Teravih namazlarına katılımını sağlamak için teravih namazının saatleri il ve ilçe müftülüklerince düzenlenecek. Başkentte teravih namazı, yatsı ezanı saatine 15 dakika ilave edilerek kılınacak. Buna göre, Ankara’da ilk teravih namazı için ezan 20.46’da okunacak.

”11 Ayın Sultanı” Ramazan 12 Eylül Çarşamba günü kılınacak ilk teravih namazıyla başlayacak

sefaatyaresulallah.jpg”11 Ayın Sultanı” Ramazan 12 Eylül Çarşamba günü kılınacak ilk teravih namazıyla başlayacak. 13 Eylül sabahı da sahura kalkılacak.

İlk iftar 13 Eylül Perşembe günü Ankara’da saat 19.12’de, İstanbul’da 19.28’de, İzmir’de 19.33’de yapılacak.

Ramazan boyunca sabah ezanları Diyanet Takvimi’nde gösterilen imsak vakitlerinde ve her camide aynı anda okutulacak.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Ramazan öncesinde camilerin, şadırvan ve tuvaletlerin temizliğinin yapılması, elektrik ve ısıtma ile ses cihazlarının elden geçirilmesi, camilerin havalandırılması ve klimaların cemaatin rahatsız etmeyecek şekilde çalıştırılması konusunda müftülükleri uyardı.

Ramazan süresince cami görevlilerinin görev başında bulunması isteyen Diyanet İşleri Başkanlığı, genelgede zorunda olmadıkça hiçbir cami görevlisine bir ay izin verilmeyeceğini bildirdi.

Vaazların zamanında başlaması ve ezan vaktinde bitirilmesi konusunda gerekli dikkatin gösterilmesi istenen genelgede, konunun il ve ilçe müftülüklerince özel olarak takip edileceği belirtildi.

Ramazan süresince görevli bulunmayan veya ibadete açıldığı halde kadro tahsis edilmemiş camilerde, din hizmetlilerin emekli personel ya da imam hatiplik yeter belgesi almış olanlara öncelik vermek şartıyla ehil kişiler tarafından yürütülmesi önerilen genelgede, imkanlar dahilinde görevlisi olmayan hiçbir cami bırakılmaması istendi.

Genelgede, ayrıca çocukların camiye ve cemaate katılmaları teşvik edilerek, camide dikkat dağıtan çocuklara karşı kırıcı ve küstürücü tavır yerine, onları camiye ısındıracak şekilde yumuşak, sevecen ve hoşgörülü davranılması gerektiği kaydedildi.

İftar en erken Iğdır’da, en geç Çanakkale’de

Ramazan’da orucu en erken Iğdırlılar, en geç de Çanakkaleliler açacak. Ramazan’ın ilk gününde Ankara’daki iftar saati Ankara’da 19.12, İstanbul’da 19.28, İzmir’de 19.33, Çanakkale’de 19.37, Iğdır’da ise 18.27.

İlk gün İstanbul’da 14 saat 22 dakika, İzmir’de 14 saat 15 dakika, Ankara, Iğdır ve Çanakkale’de de 14 saat 19 dakika oruç tutulacak.

Son gün ise Ankara, Çanakkale ve Iğdır’da 13 saat 3 dakika, İstanbul ve İzmir’de ise 13 saat 4 dakika oruç tutulacak.

Kadir gecesi, 8 Eylül Pazartesi günü kutlanacak. 11 Ekim Perşembe günü son oruç tutulacak ve 12 Ekim’de Ramazan Bayramı başlayacak.

Öte yandan, çalışanların Teravih namazlarına katılımını sağlamak için teravih namazının saatleri il ve ilçe müftülüklerince düzenlenecek. Başkentte teravih namazı, yatsı ezanı saatine 15 dakika ilave edilerek kılınacak. Buna göre, Ankara’da ilk teravih namazı için ezan 20.46’da okunacak.

Nefsimizi Ramazan’da yeniyoruz; ruhumuzu Ramazan’da yeniliyoruz!.. *

d_allah_s.jpgKalb ve ruh, akıl, sır gibi letaifin, o mübarek ayda oruç vasıtasıyla çok terakkiyat ve tefeyyüzleri vardır. Midenin ağlamasına rağmen, onlar masumane gülüyorlar…Bediüzzaman, Mektubat

Oruç, her şeyden evvel irade terbiyesidir.

Oruç, İslamiyet’in dış görünüşüdür. Oruç, cami gibidir. İçki satılmayan dükkân gibidir. Kadının kapanması gibidir.

Oruç şeair-i İslam’dır. Yani, İslamiyet’in dışa akseden yansıyan yönüdür.

Allah, Rabb’dır, yani terbiye edicidir. Allah diyor ki: “Oruç size farz kılındı” (Bakara 183) Biz de oruç tutarak Allah’ın terbiyesi altına giriyoruz. Eğer oruç tutulup mide terbiye edilmezse nefis insana hükmeder.

Birisi Hulusi Ağabey’e demiş ki: “Ağabey ben nefsimi terbiye ettim.” Hulusi Ağabey de, “Senin kuyruğuna basan oldu mu?” diye sormuş. Kim nefsini ıslah etmiştir? Birisi ona zarar verdi mi, o Müslümanca hareket ediyorsa, kişi nefsini ıslah etmiştir. Ramazan’da nefsimize her istediğini vermeyiz… Şahsî hayatımız Ramazan’da maddeten ve manen kuvvet kazanır…

Yeryüzü bir ziyafet sofrasıdır. Bu ziyafet sofrasında böcekler de var, filler de var, insanlar da var. O kadar bolluk içindeyiz ki, insanlar açlığın önemini, fakirin halini anlayamıyorlar. Ramazan’da açlığı anlarız. Fakirin halini anlarız. Biz açız amma akşama üç türlü yemek var. Fakir hem açtır hem de ne zaman ne bulacağını bilemez.

Mevlânâ, hizmetçisine daima sorarmış: “Bugün evimizde yiyip içecek bir şey var mı, yok mu?” Arada bir, “Hayır, hiçbir şey yok” cevabını aldığı zaman, sevincinden uçarmış, “Allah’ım sana şükürler olsun… Evimiz bugün Peygamberler Peygamberi’nin evine benziyor.” Pek çok yemek bulunduğu söylenecek olursa, “Aman” dermiş, “Bu evden firavun kokusu geliyor!”

Unutmamak lazımdır ki, her insanın verebileceği çok şeyler vardır. Biz gerçek manada fakir değiliz. Bediüzzaman buyurmuş ki: “Hangi fert olursa olsun, kendinden bir cihette daha fakiri bulunabilir. Ona karşı şefkatle mükelleftir.”

Medeniyet, maddi-manevi ihtiyaçları artırdı. Herkes bulamadığı şeyin fakiri oldu. Bu ölçüyle dünyada milyonlarca fakir var.

Askerlik yaptığım bölükte yüz altmış tane asker vardı. Yemekler dağıtılır, hiç kimse başlayamazdı. Nöbetçi subay bakar kontrollerini yapar, “Afiyet olsun asker!” diye bağırır ve askerlerin hepsi birden yemeğe başlarlardı.

Şimdi biz de İstanbul’da bir iftar vaktini ele alalım…

Milyonlarca insan sofranın başına oturmuş bekliyor. Hiç kimse elini yemeğe uzatamıyor. Lokantaya gidiyoruz, açık saçıklar, berduşlar, zenginler… Herkes öyle bekliyor. Açık yerleri kapalı yerlerinden fazla olan kadınlar, öylece bekliyorlar… Zahiri Fransız, batını Müslüman; o da bekliyor… Koskoca dünyanın Müslümanları sofranın başında oturmuş bekliyor… O sırada müezzin, “Allahu ekber” diyor, taburdaki askerler gibi, insanlar kaşığa sarılıyor. Bu manzara Allah’a itaatin en canlı şeklidir.

Kâinat kitabının yönetmeliği Kur’an-ı Kerim, Ramazan’da inmeye başlamıştır. Yeryüzü sarayında nasıl yaşamalıyız ki, ceza görmeden mükâfat görelim? İşte bu sorunun cevabı Kur’an-ı Kerim’dedir. Ramazan ayı İslamiyet’in bütününü Müslüman’a takdim eder; “işte İslamiyet budur” der!..

“İslamiyet nerede, ben neredeyim?”

Ramazan’da bu soruyu düşünmek lazım… Oruç bir kapıdır; İslam sarayının bir kapısı… Nasıl Topkapı Sarayı’na gireriz, sonra odaları tek tek dolaşırız, aynı şekilde oruç da İslam sarayının kapısıdır. Oradan giren, şükür odasını dolaşır, nefsi terbiye etme odasını dolaşır, zekât kapısını dolaşır.

Bütün mahkûmlar devletten af bekliyor. Devlet de diyor ki: “Devletin çiftliklerinde çalışırsan, bir günün iki gün sayılacak” Böylece beş yıl yatacak olan mahkûm iki buçuk yıl yatacak. Aynı şekilde Ramazan’da yapılan ibadetlerde bir sevaba bin sevap yazılıyor. Bu şekilde günahlarımız eriyecek inşallah.

Cumhurbaşkanı dese, “Gelin benim yaverim olun…” Ne kadar seviniriz; Ramazan’da da Allah diyor ki: “Gelin benim yakınım olun!”

Böyle Ramazan sevilmez mi?

* [HEKİMOĞLU İSMAİL – ZAMAN]